“Tepe noktaya ulaştı”
Korona virüs salgının Türkiye’de kontrolden çıktığını iddia eden Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, “Salgın şu anda bütün Türkiye’ye yayılmış ve kontrolden çıkmıştır. Sağlık Bakanlığının pandemi sürecini şeffaf bir biçimde yönetmemesi yüzünden gerçek olgu ve ölüm sayıları konusunda yeterli bilgimiz yoktur. Ancak bilim insanlarının saha gözlemleri ve çeşitli kaynaklara dayanarak yaptığı tahminler, bugünlerde salgın eğrisinin ilk tepe noktasına ulaştığı Nisan ayından daha fazla olgu sayısıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Acilen tedbirler arttırılmalı” dedi.

Mersin Tabip Odası koronavirüs salgınıyla ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi. Önlem alınmakta geç kaldındığını ifade eden Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, “Geçtiğimiz gün toplanan Bakanlar Kurulu pandemi ile ilgili yeni önlemler açıkladı ve biz sağlık çalışanları olarak yeni bir hayal kırıklığı yaşadık. Hükümet salgın yerine algı yönetiminde kararlı olduğunu ve vatandaşları korumaktan ziyade “sürü bağışıklığını” hedeflediğini çok açık şekilde ortaya koymuştur. Oysa son dönemde salgınla mücadelede yaşananlar işimizi bu şekilde gidişatına bırakmanın ne denli tehlikeli olduğunu göstermektedir. COVID-19 pandemisi Türkiye’de ilk vakayı takiben hızla yükselip pik yaptığı Mart-Nisan 2020 dönemine göre bugün daha zor ve yaşantımızı tehdit eden bir döneme girmiş bulunmaktadır. Bu durum doğru karar verme, doğru yöntem uygulamanın önemini çok daha yaşamsal yapmaktadır. Ancak en az bunlar kadar önemli olan bir şey de zamanlamadır, vakti geçmiş ve uygulanmamış kararların bir değeri olmayacaktır” şeklinde konuştu.
“SALGIN KONTROLDEN ÇIKTI”
Salgının kontrolden çıktığını iddia eden Antmen, “Sağlık Bakanlığı’nın güvenilirliği kamuoyunca tartışılan verilerinin bile gösterdiği gerçek şudur: Salgın şu anda bütün Türkiye’ye yayılmış ve kontrolden çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın pandemi sürecini şeffaf bir biçimde yönetmemesi yüzünden gerçek olgu ve ölüm sayıları konusunda yeterli bilgimiz yoktur. Ancak bilim insanlarının saha gözlemleri ve çeşitli kaynaklara dayanarak yaptığı tahminler, bugünlerde salgın eğrisinin ilk tepe noktasına ulaştığı Nisan ayından daha fazla olgu sayısıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Entübe edilen hasta ve ağır hasta sayısındaki artışta özellikle Ekim ayının üçüncü haftasından sonra gözlenen yükselme eğilimi endişe vericidir. Ölüm sayılarındaki artış da endişe vermektedir. Geldiğimiz noktada Mersin’de günlük pozitif vaka sayısı 700’ün üzerindedir. Ambulanslar olguları taşımakta zorlanmaktadır. Hastanelerde mevcut servisler, yoğun bakımlar tam kapasite ile çalışmasına karşın yeni COVID19 servisleri ve yoğun bakımlar açılması planlanıyor. Sadece COVID-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden kamusal sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekiyor. Hızlı tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığı birçok hastalığın taraması yapılamıyor. İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin ve TSM’lerin üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmalarında olgulara yetişilemiyor. Aile hekimleri de isyan halinde. Giderek artan sayıda pozitif ve temaslı olgu izlemine yetişemiyorlar. Salgının kontrolden çıktığı bir dönemde artık maske, mesafe, hijyen demenin bu sorunu çözmediğini anlamalıyız. Salgınla mücadelenin sorumluluğu yalnızca yurttaşa, bireye indirgeyerek bu sorunla baş edilemez. Sağlık sistemimizi çok zorlayan bir noktadayız. Salgının böyle devam etmesi, hasta sayılarının böyle artması durumunda hiçbir sağlık sisteminin yeterli olamayacağı, çökeceği göz önüne alınmalıdır” dedi.
“ÖZEL ÖNLEMLER ALINMALI”
Genelde Türkiye, özel olarak Mersin’e ait tüm verilerin kamuoyu ile şeffaf ve ayrıntılı biçimde paylaşılması gerektiğini kaydeden Antmen, “İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları etkinleştirilmeli ve ile özel önlemler almalıdır. Uzun süredir toplanmayan İl Pandemi Kurulu da acilen toplanmalıdır. Bu verilerin ışığında olgu artışını engellemeye yönelik epidemiyolojik çalışmalarla gerekli tedbirler bir an önce alınmalı ve ilk adım olarak “toplumsal hareketlilik” derhal en etkin biçimde kısıtlanmalıdır. Sahadan alınan verilerin ışığında yapılacak kısıtlama temel, zorunlu ve acil hizmet üreten sektörler dışında çalışma hayatının durdurulması da olmak üzere virüsün yayılmasını azaltacak gerekli bütün önlemler hızla hayata geçirilmelidir. Alınacak önlemler en fazla zarar gören ve görecek dezavantajlı kesimlerin (çalışanlar/dar gelirli, işsiz, yoksullar, kadınlar, çocuklar, engelliler, 65 yaş üstü, sığınmacılar vd) korunmasını sağlayacak ekonomik ve sosyal destek mekanizmalarının oluşturulmasıyla birlikte/eş zamanlı yürürlüğe konmalı ve denetlenmelidir. Salgın mücadelesinde koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artıracak şekilde organizasyon gerçekleştirilmelidir. Filyasyon çalışmaları epidemiyoloji bilimi ışığında gerçekleştirilmelidir. Bu mücadelede kamunun diğer kaynaklarının da (araç, personel) etkin kullanımı sağlanmalıdır. Salgınla mücadele edebilmek için daha çok merkezde, daha çok sayıda test yapılmalı; pozitif vakaların erken tanınması, etkin biçimde izole edilmesi, temaslıların karantinaya alınması sağlanmalıdır. Hastanede tedavisi gerekmeyen kişilerin izolasyon ve takibi için kullanıma uygun kamu pansiyon, yurt vb. ortamlar ayarlanmalı, bu konuda yerel yönetimlerle iş birliğine gidilmeli, hane içi yayılımın önüne geçilmelidir” diye konuştu.