Sayfa 33 -
$ DOLAR → Alış: 35,31 / Satış: 35,45
€ EURO → Alış: 36,36 / Satış: 36,51

Korona virüs salgını, iklim krizi için bir stres testi mi?

Çin’de başlayarak tüm dünyaya hızla yayılan korona virüs salgını tüm ülkelerin ana gündem maddesi haline gelirken, bilim dünyası ise salgınının iklim krizinin etkilerini sınırlamak ve azaltmak için alınan önlemler için bir ‘stres testi’ olabileceğini tahmin ediyor.

Korona virüs salgını, iklim krizi için bir stres testi mi?
  • 16.04.2020

Uzmanlar, salgının hafiflemesi ve ekonomilerin yeniden canlanması sürecinde iklim değişikliğinin ve küresel sıcaklık artışının en önemli sebeplerinden biri olan sera gazı emisyonlarının düşürülmesi için düşük karbon teknolojilerine yapılan yatırımların artırılması gerektiğini söylüyor. Rüzgar, güneş, nükleer gibi düşük karbonlu temiz enerji kaynakları ile de dünyayı daha sağlıklı ve iklim değişikliğine dirençli hale getirmenin mümkün olduğuna dikkat çekiliyor. Bulaşıcı hastalıkların risklerini sınırlandırabilmek için küresel ısınmanın 1.5 derece ile sınırlandırılmasının öneminin ise hayati olduğu vurgulanıyor.

Harvard Üniversitesi İklim, Sağlık ve Küresel Çevre Merkezi Direktörü Dr. Aaron Bernstein, iklim değişikliğinin temel sebeplerinin çoğunun küresel salgın riskini artırdığını, hava kirliliğine daha fazla maruz kalan kişilerin ise hastalığı çok daha ağır geçirebileceğini söylüyor. Aynı zamanda Boston Çocuk Hastanesi’nde çocuk doktoru olarak çalışan ve virüsle mücadelede ön saflarda yer alan Bernstein’e göre bu küresel salgından, insanların kişisel olan ve harekete geçilebilen konularda daha hızlı motive olduğu sonucunu çıkarmak mümkün. Harvard’da yaptıkları bir araştırmada iklim değişikliği ile mücadele için gereken eylemler ile insanların daha sağlıklı bir hayata kavuşması için gerekli olanların aynı olduğunu ortaya koyduklarını kaydederek, neler yapabileceği hakkında artık tüm insanlığın daha fazla konuşması gerektiğini vurguluyor.

Hava kirliliği ve sigara

Bernstein’in verdiği bilgilere göre, hava kirliliğinin yüksek olduğu yerlerde yaşayanlar ve sigara kullananlar Covid-19’a yakalanırsa, daha temiz hava soluyanlar ve sigara içmeyenlere göre hastalığı çok daha ağır geçirecek. Hava kirliliğinin insanların akciğer iltihabı ve diğer solunum hastalıklarına yakalanmasıyla çok yakından ilişkisi var ve akciğer iltihabına yakalandıklarında çok daha kötüleşiyorlar. Covid ile yakından ilişkili olan SARS virüsü üzerine yapılan bir çalışmada, daha kirli hava soluyan insanların enfeksiyondan ölme riskinin iki katına çıktığı bulgusu edinilmişti. Hava sıcaklığının artmasının virüsün yayılma hızını azaltacağına yönelik herhangi bir veri bulunmadığının altını çizen Bernstein, “Şu an hastalığın yayılmasını yavaşlatmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız ve bu kamu sağlığı uzmanlarının sosyal mesafe, el hijyeni gibi tavsiyelerini dikkate almamız gerektiği anlamına geliyor” diyor.

“Doğada oyunun kurallarını değiştirdik”

Bernstein’e göre iklim değişikliği, lyme hastalığı ve suyla taşınan hastalıklar, sivrisinek kaynaklı sıtma gibi bazı bulaşıcı hastalıklarının yayılma şartlarını çoktan daha elverişli hale getirdi. Son yıllarda enfeksiyon hastalıklarında çok daha büyük artışlar yaşanmaya başladı. Bu hastalıkların çoğu insanlara, özellikle vahşi hayvanlar olmak üzere, hayvanlardan bulaştı. Bu eğilimin birçok sebebi bulunuyor. Geçtiğimiz yüzyılda doğadan çok daha fazla şey talep edildiğini vurgulayan Berstein, iklim değişikliği ile sağlık ilişkisini şu sözlerle anlatıyor: “İklimi ve yaşadığımız dünyayı değiştirerek oyunun kurallarını değiştirdiğimizde bunun sağlığımızı da etkileyeceğini bilmeliyiz. Yeni bir küresel salgını engellemek için iklim değişikliğini önlemek için de çaba sarf etmeliyiz. Örneğin, iklim değişikliğinin temel sebeplerinden ormansızlaşmanın önlenmesi, biyo çeşitlilik kaybını önlediği gibi hayvanların doğal yaşam alanlarındaki değişikliklerden kaynaklanan doğal olmayan göçlerini de yavaşlatıyor ve böylece enfeksiyon hastalıklarının yayılma riski azalıyor. Örneğin, yakın zamanda Batı Afrika’da yaşanan Ebola küresel salgını, büyük ihtimalle hastalığı taşıyan yarasaların yaşadıkları ormanlarda bulunan ağaçların, palm yağı kaynağı olan tropikal palmiye ağacı yetiştirmek üzere kesilmesinden dolayı yeni yaşam alanlarına taşınmaya zorlanması yüzünden oldu. İklim değişikliği ile mücadele etmek için kömür, petrol ve doğalgaz sonucu açığa çıkan seragazı emisyonlarımızı büyük oranda düşürmeliyiz. Rüzgar, güneş gibi düşük karbonlu enerji kaynaklarıyla elektrik üretilmesi, havayı kirleten azot oksitler, sülfürdioksit ve karbondioksit gibi zararlı maddelerin salınımını azaltıyor. Bu zararlı maddelerin soluduğumuz atmosfer ve havadaki konsantrasyonundaki artış, daha fazla kalp krizi, felç, obezite, diyabet ve erken ölümlere yol açıyor. Hava kirliliğinin azaltılması aynı zamanda akciğerlerimizin sağlığının korumasını sağlıyor ve böylece bizi korona virüs gibi solunum enfeksiyonlarından koruyor.”

“Sağlık ve çevre politikası birlikte yürütülmeli”

İklim değişikliği ve küresel sağlık politikasının ayrı sorunlar olarak gözükmesinin bir yanılgı olduğuna dikkat çeken Berstein, bu konudaki görüşlerini ise şöyle ifade ediyor:

“Sağlığımız tamamen yaşadığımız iklim koşullarına bağlı. Enfeksiyon hastalıkları korkutucu, çünkü aniler ve kişiseller. Yaşam koşullarımızı radikal şekilde ve hızla değiştiriyorlar, arkadaşlarımıza ve ailemize doğrudan bir tehdit oluşturuyorlar. İklim değişikliği çoğu kişiye göre yavaşça yaklaşan bir kıyamet gibi dolayısıyla tehlikeleri kişisel olarak algılanmıyor. ‘Buna ben sebep olmadım’ ya da ‘beni doğrudan etkilemiyor’ gibi düşünmek kolay. Ancak başka bir bakış açısı da var. Tıpkı Covid-19’da olduğu gibi iklim değişikliği konusunda da endişeliyseniz, kendi hayatınızla birlikte arkadaşlarınızın ve sevdiklerinizinkini de iyileştirmek için derhal eyleme geçebilirsiniz.”

“Mücadele örnek olabilir”

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Ahmet Demirak ise Covid-19 mücadelesinde sergilenen sosyal işbirliği duygusunun, iklim değişikliği mücadelesi için de sergilenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Covid-19 ile mücadelesinde hükümet başkanlarının, siyasi ve kurumsal liderlerin, bilim insanlarının halkın sağlığını korumaları konusundaki tüm tavsiyelerine uymaları sonucu radikal çözümler oluştuğunu belirterek, bu durumu iklim krizi için umut verici buluyor.

Bernstein’ın eyleme geçme çağrısına destek veren Demirak’ın bu konudaki sözleri ise şöyle: “Korona virüs konusunda ülkelerin hızlı ve toplu şekilde bir sürü önlem alması, iklim değişikliği ile ilgili de topluca hareket edilebileceğini gösteriyor. İklim değişikliği ile ilgili bilgisayar modellemeleri gelecek 20 yıl içinde her yıl yaklaşık 250 bin insanın iklim değişikliğinin oluşturduğu sonuçlar nedeniyle hayatını kaybedebileceği tehlikesini ortaya koyuyor. Korona virüs salgını doğamıza, geleceğimize sahip çıkma konusunda bize çok şey öğretiyor. Eski alışkanlıklarımızdan vazgeçmeliyiz. İklim değişikliği sorunu insanlık için eşi görülmemiş bir durum, düşünce ve hareket tarzımızda önemli bir değişiklik gerektiriyor. Havamıza, suyumuza, toprağımıza sahip çıkacak önlemlerin ve tedbirlerin ne kadar hayati öneme sahip olduğunu bu dönemde daha net gördük. IQAir adlı İsveçli kuruluş tarafından geçtiğimiz şubat ayında açıkladığı, ‘Dünya hava kalitesi raporu 2019′ ile dünya nüfusunun yüzde 90’ının sağlık açısından güvenli olmayan hava soluduğunu da gözler önüne serdi. Geçtiğimiz günlerde korona virüs nedeniyle duran ekonomik ve sosyal hayat nedeniyle Çin’den İtalya’ya pek çok ülkede hava kirliliğinde azalma gözükmesi bile insanlığın dünyaya nasıl bir zarar verdiğini gösteriyor. Almanya’nın Max Planck Kimya Enstitüsü ve Mainz Merkez Tıp Fakültesinden araştırmacılarının, geçtiğimiz hafta yayınladıkları makale hava kirliliğinin yaşam süresini dünya genelinde yaklaşık üç yıl, Türkiye’de ise iki yıl kısalttığını ortaya koydu. Artık daha dikkatli ve sorumlu olmalıyız. Salgın sonrası yaşanılan ekonomik durgunluğun önüne geçmek için temiz enerjiye yapılan küresel yatırımlardan ve iklim dostu politikalardan ödün verilmemesi gerekiyor. Tüm ülkeler rüzgar, güneş, nükleer enerji gibi temiz enerji yatırımlarını sürdürmeli. Türkiye, yenilenebilir enerji yatırımlarında oldukça başarılı bir politika izliyor. Akkuyu Nükleer Santrali ile nükleer enerji alanında attığı adımın da gerisini getirmeli. Sadece enerji tercihlerimizle bile karbondioksit emisyonlarını azaltarak insanların günlük yaşamlarında sağlık açısından çok önemli iyileştirmeler sağlanabilir. Salgının kontrol altına alınmasının ardından vakit kaybetmeden çevreyi ve doğal iklim dengesini korumak için daha aktif mücadeleye koyulmalıyız.”

Etiketler: / /

UYSAL: MERSİN’İMİZİN KURTULUŞUNUN 103. YILI KUTLU OLSUN
Milliyetçi Hareket Partisi Mersin Milletvekili ve MYK Üyesi Dr. Levent Uysal 3 Ocak Mersin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 103’üncü yıl dönümüyle...
MTB Başkanı Özdemir: “Artık orijinal limon suyu ve sosları tüketeceğiz”
Mersin Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Abdullah Özdemir, limon suyu görünümü veren, limon suyu benzeri ürünlerin yurt içinde piyasaya sürülemeyeceğini belirterek, “Artık...
MERSİN-TARSUS ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ’NDE HEDEFLER BÜYÜYOR
Mersin’de 25 bin kişiye istihdam sağlayan, kurulu olduğu 823,5 hektar alan üzerinde bir çok sektörde faaliyetlerini sürdüren Mersin-Tarsus Organize Sanayi...
MTSO, 2025’te sanayide yeşil dönüşüme odaklanacak
Mersin’de 2025’in başta sanayiciler olmak üzere tüm sektörler için yeşil dönüşüm yılı olacağını belirten MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa...
Rus üniversiteleri Akkuyu için öğrenci yetiştiriyor
Rusya’nın önde gelen teknik üniversitelerinin yüksek lisans programlarında nükleer ve ilgili alanlarda eğitim almak üzere Türkiye’den öğrencilerin kabulüne başlandı. 2025...
VALİ PEHLİVAN, TARSUS’TA İKİ ÖNEMLİ FABRİKAYI ZİYARET ETTİ
Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, MTSOB Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Tekli ile birlikte Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesinde Can Holding...
TARSUS’UN KAHRAMANLARI 103. YIL DÖNÜMÜNDE ANILDI
Tarsus’un kurtuluş mücadelesinde büyük fedakarlık gösteren ve canlarını veren Tozkoparan Müfrezesi’nin kahraman şehitleri, 103. yıl anısına düzenlenen anlamlı bir programla...
ÖĞRETMENLERE ’EKTOPARAZİTLER VE KORUNMA YOLLARI’ ANLATILDI
Mersin’in Bozyazı ilçesinde düzenlenen seminerde, öğretmenlere ’Ektoparazitler ve Korunma Yolları’ anlatıldı. İlçe Toplum Sağlığı Merkezi tarafından insandan insana bulaşan önemli...
13. Ulusal Baklagil Konseyi Genel Kurulu Yapıldı
Ulusal Baklagil Konseyi (UBK) 13. Genel Kurulu 25 Aralık 22024 tarihinde gerçekleştirildi. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı Ö. Abdullah Özdemir’in yaptığı 13....
Mersin’in zengin kültürel dokusu, sanat tuvallerini süslüyor
Yörük kültürünü konu alan eserleriyle dikkat çeken Ressam Sayım Koç, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Sanat Galerisi’nde yeni bir...
Somali Türk yatırımcıları bekliyor
Verimli toprakları, zengin maden yatakları, balıkçılık sektöründeki gücüyle öne çıkan Somali, yeniden yapılanması nedeniyle inşaat sektöründe de önemli fırsatlar sunuyor....
TARSUS TİCARET VE SANAYİ ODASI YİK KURULU OLUŞTURDU
Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 56. maddesine dayanılarak...
ÇAMAŞIR KAFE İLE ÖĞRENCİLER HEM RAHAT HEM EKONOMİK
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin öğrenci dostu uygulanmalarından bir tanesi olan Çamaşır Kafe, bu dönem de öğrencilere sağladığı ücretsiz hizmet ile gençlerin...
“ASGARİ ÜCRET ARTIŞI DENGELİ BİR TOPLUMSAL HUZUR SAĞLAYABİLMELİDİR”
Açıklanan 2025 yılı asgari ücret rakamını değerlendiren MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, iş dünyasının çalışanların emekleri karşılığı aldı...
MEÜ, 2024 YILI DIŞ PAYDAŞ TOPLANTISINDA PAYDAŞLARIYLA BİR ARAYA GELDİ
Mersin Üniversitesi kalite güvencesi çalışmaları kapsamında iş birliklerini artırmak ve gerçekleştirilen faaliyetlerin niteliğini geliştirmek amacıyla düzenlenen dış paydaş toplantısı, Mersin’de...
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

YORUM YAZ